1989 Bulgaristan Türklerinin Göç Hikayeleri


Göç, tarih boyunca insanlığın kaderine yazılmış kaçınılmaz bir olgudur. Coğrafya kader olduğu kadar göç de yazgısı kolay değiştirilemeyen hayatiyetin devamlılığı için zorunlu bir seçenek olmuştur. Bazı kavimler zorunluluğun kapıya geldiği zamanlarda tehdit unsurlarına göçle cevap verirken, Türkler gibi bazı milletler için de yer değiştirme geçmişten günümüze bir yaşam biçimi halini almıştır. Hatta Türkler için atlı ve göçebe gibi hareketi simgeleyen sıfatlar sık sık kullanılmıştır. Fakat günümüze gelindiğinde uzun yıllar toprakla aralarında emsalsiz bir bağ oluşturan Türkler, yaşadıkları yere kendi damgalarını vurmuş, vatan belledikleri mekânı içselleştirmiş, farklı coğrafyaları ise gurbet olarak yaftalamıştır. Artık Türklük için vatan toprağı can damarı haline gelmiştir. Bu yüzden yaşanılan toprak parçasından zorunlu kopuş Türk milleti için sadece basit bir göç değil, hayat veren bir unsurun kaybı denginde bir etki yapmıştır.

Karakum Söyleşileri 2 – “İnsan için en büyük anlam kaynağı çocuklukta yatıyor.” Yağız Gönüler



Söyleşen: Birce Yazıcı

“İdeal denen şeyin sürekli değiştiğine inanıyorum naçizane. Çünkü insan yaşadıkça ve öğrendikçe hem nasıl daha güzel yaşayabileceğini düşünüyor hem de ne kadar eksik olduğunu kavrıyor.”

-  Kısaca kendinizden ve kitabınızdan bahseder misiniz?


Oldukça karlı bir kasım gününde İstanbul’da doğmuşum. Doğdum doğalı da başka bir şehirde yaşamadım. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi farklı semtlerde okumama rağmen, doğduğum semt Kocamustafapaşa bende en çok etkiyi bırakan yerdir. Yaş aldıkça, oranın eski iklimine hasret duyuyorum. İhtiyarların söz sahibi olduğu, yol gösterdiği, gençlerin bu kadar tembel ve bezgin olmadığı zamanları… Özellikle yirmili yaşlarımdan sonra neyle daha fazla ilgilendiysem, bunda çok sevdiğim Fatih’in yeri var. Tarihi de tasavvufu da edebiyatı da orada sevdim çünkü. Sonra yanına müziği ve mimariyi de ekledim. Bu da insanın ömür sürdüğü hayatı daha anlamlı kılmasına vesile oluyor. Derken bir gün, insan için en büyük anlam kaynağının çocuklukta yattığını düşündüm. Bu alanda epey fazla kitap okudum, insanlarla konuştum. Neticede ortaya “Unuttun Ama Çocuktun” çıktı.

Karakum Söyleşileri 1 – “Türk olmak beraberinde büyük bir sorumluluk da getiriyor.” Gülbahar Kurtuluş



Söyleşen: Birce Yazıcı

“Yaşanan bu göçün ardından otuz yıl geçti fakat yaşananlar, ilk günkü gibi zihinlerde tazeliğini korumaktadır. Yakın tarihimizde yaşanan bu acı olayın unutulmaması ve bahsi geçen zaman aralığında neler yaşandığını gözler önüne sermek en önemli amaçlarımdan biriydi.”


- Kısaca kendinizden ve kitabınızdan bahseder misiniz?


Elbette. 1989 yılının Haziran ayında Bulgaristan’ın Hasköy (Haskova) şehrinden İzmir’e göç etmiş Bulgaristan göçmeni bir ailenin ferdi olarak Temmuz 1989’da İzmir’de doğdum. 2017 yılında Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalında Prof. Dr. Turan Gökçe’nin danışmanlığında  "1989 Bulgaristan Göçü: Bornova Örneğinde Sözlü Tarih Çalışması" adlı yüksek lisans tezimi tamamladım. Yüksek lisans eğitiminin ardından aynı bölümde doktora çalışmalarına başladım. 2018-2019 yılları arasında Bulgaristan’ın Sofya kentinde bulunan Yeni Bulgaristan Üniversitesi (New Bulgarian University) Siyasi Bilimler Bölümünde Doç. Dr. Mihail Ivanov danışmanlığında akademik çalışmalarımı sürdürdüm.  Hâlâ Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit danışmanlığında doktora çalışmalarımı Bulgaristan’da ve İzmir’de sürdürmekteyim.


2017’de kaleme aldığım yüksek lisans tezimi,  2019 yılında “Bulgaristan Türklerinin Göç Hikâyeleri: Bir Sözlü Tarih Denemesi” adıyla kitaplaştırdık. 

Turuncu Hüzünler - İsmet Emre



Günlük hayatta karşılaştığımız ve karşılaşacağımız birçok meseleyi farklı bir dille masaya yatıran yazar ilişkilerin doruk noktasında kriz yaşanılması doğaldır derken aslında yazdığı metinin çarpıcılığından bahsediyor. Evet eserde tam bir meseleyi çözüp rahata erecekken bambaşka bir meselenin ağırlığıyla yakalıyor yazar yakamızdan.

Aştan bahsediyor, yıldızdan, kederden, sevgiden, gurbetten, vuslattan, öfkeden, sükûnetten, ölümden, türküden, melankolik sancılardan..

İki yıldızın astronomik hayatı, birbirinde kaybolmuş iki aşığın haline benzetilir eserde. Zira bir yıldız diğer yıldıza baka baka varlığını unutur ve onun gökyüzü olur. Kendi yok olur, aşk doğar.

Barbar Kentler Dost Şehirler - Semih Akşeker


Barbar Kentler Dost Şehirler kitabı; Karakum Yayınevi etiketiyle raflardaki yerini aldı. Çalışmada, kentlerin geçmişine doğru iz sürüyoruz. Önce köyleri, sonra mezraları ve nihayetinde mağaralara ulaşıyoruz. Peki ya öncesinde neler vardı sorusunu da sormadan edemiyoruz.

İşte tam da bu noktada, Barbar Kentler Dost Şehirler kitabı ile karanlık kentlerin dehlizlerinde bir yandan sermaye kurbanlarının çığlıklarına şahit olmaya bir yandan da mağaradan öncesini arayamaya doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Semih Akşener imzasını taşıyan kitap, kulaklarımıza ilk olarak şunu fısıldıyor: “Hiç bir kent bakir doğmadı. Uygarlıkların göbekleri kanla göz yaşı ile kesildi.”

Anadolu'nun Kronikleri Raflardaki Yerini Aldı


ANADOLU’NUN KRONİKLERİ

Epik ve Menkıbevi Destan Dünyasına Giriş
M. Olgay Söyler


M. Olgay Söyler'in kaleme aldığı Anadolu'nun Kronikleri kitabı, Kasım 2019'da raflardaki yerini aldı. Karakum Yayınevi etiketiyle yayımlanan kitapta, Türklerin eski inanç sistemlerinin günümüze yansımalarını ve şaman-evliya motifi arasındaki devamlılığın izlerini görebiliyoruz.

Anadolu'yu mayalayan evliyaların yaşam öykülerini, onların bu topraklara ektikleri hayat tohumlarını okurken geçmiş ile günümüz arasında kısa bir yolculuğa çıkıyoruz. Anadolu'nun epik ve menkıbevi dünyasını şekillendiren inanmalar, fikirler hangileriydi? Şamanlar ile ozanlar arasındaki kopmaz bağlar nelerdir? Kitap, işte bunlara benzer nitelikteki soruların cevaplarını içerisinde barındırıyor. Ayrıca okurlarına Sarı Saltık Gazi, Battal Gazi ve Danişmend Gazi'nin hayatlarına dair daha önce hiçbir yerde yazılmamış bilgiler sunuyor.