İki Ayrı Anlatı, Tek Kitap: Türk Destanlarından Kalevala Destanına


Destan dediğimiz şey, sözlü anlatı geleneğinin bir diğer ayağı. Tıpkı masallar gibi. Bir şeyi yazılı da olsa sözlü de olsa anlatır, aktarırken ya bir yerden etkilenmiş oluyoruz ya da birilerini etkiliyoruz. Her biçimde bir etkileme/etkilenme durumu kaçınılmaz. Dünya coğrafyasında her türden anlatı geleneğinde bu birbirinden etkilenme, beslenme durumu görülür.

Sözünü ettiğimiz olay geniş kapsamlı araştırmaya müsait, uçsuz bucaksız bir veri yumağı konumunda. Biz olaya Türk destanları penceresinden bakacağız. Bunu yaparken de birçok yazarı etkilemiş ve bir hayli kitapta izler bırakmış Kalevala destanından kıyaslama kısmında faydalanacağız. Sözünü ettiğimiz konuyu Dr. Ali Osman Abdurezzak, Türk Destanlarından Kalevala Destanına adını verdiği kitabında bir hayli derin bir biçimde ele alıyor.

Yeni Bir Fikir: Dost A.Ş. - Kutlu Altay Kocaova

“Bütün varlığını dünyaya ilan etmeden yaşamanın seni sınırlayacağını düşünüyorsun, biliyorum. Yalnızca insanlara gösterilebilir şeyler yaşamaya çalışıyorsun artık; kendin için değil başkaları için yaşıyorsun tecrübelerini. Yalnız olmaktan korktuğunu biliyorum. Ama bu acınacak hâlimizi değiştirmiyor: Sonuçta hep yalnızız; ve daha önemlisi, asla yalnız değiliz.”

Türk destan dünyasına son zamanlarda kazandırılan en özel yapıt - Olgay Soyler


Türk dünyası destan geleneği dediğimiz zaman; en eski Türk devirlerinden itibaren milletlerin hafızasında yer eden büyük olaylar, Cengiz istilası, Timur depremi, İslam dinine geçiş gibi büyük hadiseleri barındıran; göçler, istilalar, kıyımlar gibi olumsuz durumlarda dahi yaşamaya devam etmiş ve her hadiseden beslenmeye devam eden anlatıların toplamı, iki bininin üzerinde metin ile karşılaşırız.

Kaybolmuş bir insan kadar kendine dönük biri yoktur - Hasan Yurtoğlu


Söyleşen: Yağız Gönüler
Hasan YurtoğluWeysel Paradoksu kitabından yola çıkarak söylersem, çok cesur bir yazar. Düşünün ki “felsefe yoğun” bir roman yazıyorsunuz ve bu mayından farksız metni yepyeni bir yayınevinden neşrediyorsunuz. Sanırım şifre, işin samimiyetinde. Hani hep tekrarlarız ya Neşet Ertaş’ın o meşhur cevabını; yaşamadığın türküyü yakmamak meselesi…
Weysel Paradoksu ciddi bir yankı buldu. Dergilerde hakkında inceleme yazıları yazıldı. Derken Hasan Yurtoğlu yeni bir romanla geldi: Pathika.

Bozkırın İsyanı - Kutlu Altay Kocaova

Bozkırın Savaşçısı, Karakum Yayınevi tarafından yayınlandı. Yazılmasının üzerinden iki yıl geçtikten sonra yayınlanabildi. Tabiî, bunda ilk iki kitâbımı yayınlayan Aygan Yayınları’nın yaşadığı sıkıntıların çok büyük payı var. Neyse, geç olsun, güç olmasın derler ya, bizimki o hesâb…

"Hepimizin hayatta bir sebebi, bir anlamı var." - İsmail Biçer


Söyleşen: Birce Yazıcı

Merhabalar İsmail Bey! Bu röportajda kendi sınırlarımdan bir adımcık çıkıp size “sen” diye hitap etmeyi deneyeceğim; normal şartlarda “siz”den öteye gidemeyen ben! Bunun önceden tanışmış olmamızdan ziyâde, seni anlayabilme deneyimini tecrübe etmemle ilgili olduğunu belirtmek isterim. Okurların şu an beni anlıyorlar, henüz bunu deneyimlememiş olanlar ise zamanı gelip hayatlarına kattıklarında hak verecekler,

İsmail Biçer, 35 yaşında Eskişehirli bir Elektrik Elektronik Mühendisi, yüksek lisansı Raylı Sistemler Kontrol ve Sinyalizasyon Mühendisliği üzerine…

Bu kadar değil tabii ki, hiçbirimizin hikâyesinin böyle özetlenemeyeceği gibi bu da seni anlatmıyor. Okurlarına kendini anlatır mısın? “Sen”ce seni tanımaları kanımca çok önemli...