Peri Soylu – Tugay Özdemir


Revan Perisoylu kahvehaneye girdiğinde herkesi görebileceği bir yer aradı. Buldu da. Gidip çay ocağının dibindeki masaya oturdu. Gururlu, daha çok kibirli bir şekilde “Bir çay.”, dedi. Çayı geldikten sonra bir yudum aldı. Gırtlağını temizledi. “Ben”, dedi seslice. Başlar ona doğru dönünce “Şu güvercinlerle aynı soydan geliyorum.” Kahvehanede kimileri kıkırdamaya başlamıştı kimileri yüzünü ekşitti kimileri de şaşkınlıkla konuşmanın devamını bekliyorlardı. “Durun.”, dedi Perisoylu “Hemen öyle gülüp, sinirlenip, şaşırmayın. Anlaşılan siz efsaneyi hiç duymadınız.” “Hangi efsane?” dedi kahvehane sahibi “Burada günde bin efsane anlatılır.” 


Perisoylu “Ama anlaşılan bunu hiç duymadınız. İşte bakın şu karşı dağa...” diyerek Erciyes’i gösterdi. “...buradaki peribacalarının oluşmasına o vesile olmuş değil mi ya?” dedi cevap bekleyerek, başlar onaylarcasına sallanınca devam etti. “İşte” dedi. “O Erciyes’in içinde zamanında devler yaşarmış. Şimdi hâlâ canlılar mı, ölüler mi, uykudalar mı bilmem? İşte bu devler bu topraklara yüzbinlerce yıl evvel gece gündüz ateşler saçarlarmış. Bundan bıkan halk perilerden yardım dilemiş. Periler, padişahlarının emriyle Erciyes’in üstünü buzlarla ve karlarla kapatmışlar.”, dedi ve anlattıklarım acaba dinleniyor mu dercesine göz gezdirdi. Evet, dinleniyordu işte, hoşnuttu. Bir bardak su istedi. Su gelene kadar acaba sözümü kesecek kimse var mı diye gözleriyle kahvehaneyi taradı. Yoktu. Bundan da hoşnut olmuştu. Su gelince bir yudum aldı ve devam etti: “Bundan sonra perilerle insanlar bir arada yaşamaya başlamış. İnsanlar kayalara oydukları evlerde barınırken periler de bu kayalıkların üstlerinde bulunan küçük oyuklara yerleşmişler. Velhasıl kelam peri padişahının dünyalar güzeli kızı ve insanlar padişahının da yakışıklı bir oğlu varmış. Bu iki genç birbirine aşık olmuş. Yakışıklı babasına peri kızla evlenmek istediğini söylemiş ve izin istemiş. Babası oğlu sözünü bitirmeden karşı çıkmış. Hatta ve hatta perilerin oğlunu büyülediğini düşünerek savaş açmış. Peri padişah buna çok üzülmüş. İnsanlar nankörlük etti, onlarla savaşırsak yok olurlar. O yüzden buradan ayrılalım lakin ayrılırsak da devler bunu fırsat bilir insanlara tekrar saldırırlar diyerek vicdanı el vermemiş. Tüm perilere güvercin olmaları için emir vermiş. Periler bu emre uyarak güvercin olurken bir kısmı da insan olmak için padişahtan izin istemişler. Padişah bunu da kabul etmiş ve onlara insanların arasına katılıp onları adaletli bir şekilde yönetmelerini tembih etmiş. O günden sonra dünyaya şekil veren padişahlar, krallar hep bu peri soyundan gelen insanlar olmuş fakat sonra üstünlük tekrar barış içinde yaşamak istemeyen kötü insanların eline geçmiş. Size bunları anlatmamın nedeni milletvekilliği adaylığımı koyacağım içindir. Ben ilk olarak bu harekete halkın arasından başlamak istedim. Bağımsız bir şekilde gireceğim. Halk dilerse ileride bir parti de kurabiliriz. Biz peri soylular geçmişten bu yana her zaman barış yanlısı olduk. Hatta güvercinin barışın simgesi olmasının nedeni de budur. Yıllar boyu bu topraklarda bulunduk. Bildiğiniz üzere bu topraklarda savaş hiç eksik olmadı. Kabil’in Habil’in canına kıydığı günden beri bu topraklarda kan akar. Biz her zaman insanlığa, bu topraklarda yaşayan devletlere, imparatorluklara Hitit’e, Sümer’e, Yunan’a, Roma’ya Selçuklu’ya ve Osmanlı’ya yol gösterdik. Adalet bir nevi bizim elimizle sağlandı. Kimimiz şah oldu kimimiz vezir. Yönetim elimizden gittiğinde ise her zaman kan aktı. Bugünlerde de olduğu gibi. Eğer ki bu kardeşinizi, bu dostunuzu milletvekilliği için seçerseniz barış tekrar yüzünü gösterecek. Kan duracak. Sadece barış değil, ekonominiz, refah seviyeniz yükselecek, eğitiminiz gelişecek. Bu topraklarda kurulan bütün devletler medeniyetlerin öncüsü olmuştur. Anadolu’yu medeniyetler eşiği yapan biziz. Bakın siz bilmezsiniz belki ama İbn-i Sina’dan Mimar Sinan’a, Fatih’ten Atatürk’e hepsi peri soyundan gelmektedir. Yani biz tarih sahnesinde hep vardık ve olmaya da devam edeceğiz. Karşınızda bu topraklara barışı tekrar getirecek kardeşiniz duruyor. Eğer beni seçerseniz değişimin başlangıcında sizin de payınız olacak. Torunlarınıza anlatacak bir kahramanlığınız olacak. Barış diyeceksiniz gururlanarak bizim sayemizde bu topraklara geldi. Biz peri soyluları tekrar başımıza getirdik. Eğer biz getirmeseydik barış olmayacaktı diyeceksiniz. Siz bu kadar rahat bu topraklarda yaşamayacaktınız. Çocuklarınız, torunlarınız heyecanla sizleri dinleyecekler. Evet dostlarım bu sizin elinizde. Bu sözlerimi kulak arkası etmeyin. Düşünün.”, dedi ve sustu. Otuzuna yaklaşan birisi “Evet!”, dedi. “Bu efsaneyi şimdi hatırladım. Dedelerim anlatmıştı. Bence desteklemeliyiz.” Bıyıkları dudaklarını aşan kaşları kara, gözleri mavi, teni buğday renkli bir adam ise “Madem peri veya peri soylu bir işaret göstersin.”, dedi. Perisoylu birden afalladı. Sonra rahat bir tavırla “İşaretimi yönetime geldiğimde göreceksiniz”, dedi. Bunun üzerine kahvehane içi bir anda destekçiler ve muhaliflerle dolarak ikiye ayrıldı. Destekçiler hemen meydana bir kürsü kurulmasını ve Perisoylu’nun orada konuşmasını istiyorlardı. Muhalifler ise bunun saçmalık ve zaman kaybından başka bir şey olmayacağını belirtiyorlardı. Tartışmalar böyle süre dursun kahvehane köşesinde her şeyi sessiz sakin takip eden hafifçe öne eğik, kulakları sivri bir zat ayağa kalktı. Yavaşça Perisoylu’nun yanına geldi. Bu kez tüm gözler ona yönelmişti. Herkesin susmasını bekledi ve sessizlik oluştuğunda söze başladı: “Bu arkadaşın, kardeşin dediklerinin bir kısmı doğru. Bu toprağın insanına periler binlerce yıldır yardım etmişlerdir. Bağlarınızın verimli olmaları onların güvercin olmalarından kaynaklıdır. Bu topraklardan bu kadar lezzetli üzümlerin çıkması onların gübrelerini kullanıyor olmanızdandır. Hatta Yaşar Kemal’e Kapadokya’yı perilerin gezdirdiği de rivayetlerdendir. Ama gelgelelim arkadaşın bahsettiği gibi hiçbir peri insan olmaya meyletmemiştir. En azından benim güvercin perilerden öğrendiğim budur ki perilerin de insanlar gibi böyle dünya menfaatlerinde gözleri yoktur. Bu arkadaşın bu konuda dediklerine yalan diyemem, daha önce bu kadar hırslı ve makam sahibi bir peri görmedim. Sadece söylediklerinde bazı yanlışlıklar var diyebilirim. Bu topraklarda barışı sağlamak için perilerin başta olmasına gerek yok. Bunu insanlar da sağlayabilirler. O yüzden bu kaostan kurtulun, karar verirken iyi düşünün. Kardeşimizde bize konuyu daha açık bir şekilde söylesin.”, dedi ve yerine geçip Perisoylu’nun konuşmasını bekledi. Bu bilge görünümlü, bilge sözlü kişinin konuşmasından sonra kahvehanede ortam biraz daha yumuşadı. Gözler tekrar Perisoylu’ya çevrildi. Perisoylu bilgenin konuşmasından sonra susmuş bir daha ağzını açmamıştı. Bakışların altında kızarmış, morarmıştı. Bunun utangaçlıktan mı, kızgınlıktan mı kaynaklandığı ise belli olmuyordu. Perisoylu çevresine göz gezdirdi. Sonra birden aklına bir şey gelmiş gibi ayağa kalktı. Çayın ve suyun parasını masaya bırakarak kahveden hızlı adımlarla çıktı. Karşıda duran Erciyes dağına doğru yola çıktı. Çıkıp gittiğinde ise masaya bahşiş niyetine, belki yüzyıllarca tartışılacak iki cümle bırakmıştı.

#Perilervardır
#Perileryoktur

Tugay Özdemir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder