Sanırım hepimizin çocukluğunda
olağanüstü canlılar önemli yer tutuyor. Cinler, periler, cadılar ve vampirler…
Kimi zaman büyükler bizi korkutmak için, kimi zaman ise biz başkalarını
korkutmak için kullandık bu efsaneleri. Artık vampirler, cadılar ya da bu tür
şeyleri edebiyat yoluyla ya da sinema ile hayatımıza sokuyoruz. Yine de bu
kavramlar, özellikle de vampir, biraz eğreti duruyor. Sanki bizden değilmiş
gibi. Afilli bir yabancı isme sahip vampir çok olağan gelirken, Hilmi adında
bir vampir sanki parodi gibi duruyor. Hilmi’den vampir olmaz, olsa olsa cin
olur ya da öyle bir şey gibi geliyor. Konu vampirler olduğunda sadece ismin
yabancı olması yetmiyor, geçtiği coğrafyanın da yabancı olması gerekiyor.
Mesela bizim vampir Hilmi, Edirne’nin dar sokaklarında gece vakti evine dönen
bir gruba musallat olsa… Olamıyor, olmuyor. Zaten vampir musallat olmazmış gibi
geliyor. Peki mevzu vampir olduğunda ne olmalı, nasıl olmalı ya da neler
olmamalı?
Şimdi kültürümüzün bu anlamda
renksiz olduğunu düşünüyor ve buna bir çözüm arıyor olabilirsiniz. O zaman
vampirler konusunu biraz daha derinlemesine okumanızın zamanı gelmiş demektir
ve ne şanslısınız ki Seçkin Sarpkaya ve Mehmet Berk Yaltırık bu konuda çok
güzel bir esere imza attı: Türk Kültüründe Vampirler: “Oburlar, Yalmavuzlar ve
Diğerleri”.
Bu kitap bir araştırma ancak
içinde kurgu yok demek yanlış olacaktır; çünkü konumuz vampirler. Ancak
okuyacağınız en keyifli araştırmalardan biri olabilir. Hatta konuya ciddi
anlamda ilgi duyanlar için başucu kitabı olacak bir kitap var karşımızda.
Ne nedir, ne değildir?
Türk Kültüründe Vampirler kitabı
iki bölümden oluşuyor. Kitabın ilk bölümünde Seçkin Sarpkaya çalışmanın genel
çerçevesini belirliyor. Aslında kitabın adından konu belli olsa da bu kısımda
kitapta neleri bulup bulamayacağınızı da anlıyorsunuz. Ardından, “Vampir
nedir?” sorusuna yanıt aranıyor ve sonrasında Türk kültüründe vampir tanımını
karşılayan örnekler tek tek ele alınıyor. Yek İçgek, obur, yalmavuz, cadı,
albastı, dev, emegen, erlik han, celbegen gibi Türk kültüründe vampir tanımını
karşılayan ya da benzeşen efsaneler hakkında bilgiler veriliyor. Bu şekilde
kitabın ilk bölümü tamamlanırken, siz de artık konuya oldukça hakim hale
geliyorsunuz.
Hortlaklar üzerine fetvalar
Mehmet Berk Yaltırık tarafından
kaleme alınan ikinci bölüm ise aklınızda yanıt aradığınız diğer sorulara yanıt
verirken, konuyu tamamlıyor. İlk bölümde Türk kültüründeki efsaneleri
tanıdıktan sonra bu kez tarihi metinlerde, fetvalarda, seyahatnamelerde,
anlatılarda, edebiyatta ve sinemada vampirler ele alınıyor. Bu bölümde
özellikle Ebussuud Efendi’nin hortlaklar üzerine fetvaları oldukça ilgi çekici.
Diğer yandan Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde bu konuda anlattıkları da,
farklı tarihi metinlerde yer alan hortlak/cadı anlatıları da gerçekten tüyler
ürpertecek cinsten.
Güven Erkin Erkal’in arka kapak
yazısında “Geceleri okuyun” önerisinde bulunduğu bu kitap için gerçekten
öneriye kulak vermelisiniz. Böyle daha keyifli olacaktır. Benim için
çocukluğumda arkadaşlarımla birbirimize anlattığımız korkunç hikâyeler
kıvamında bir okuma oldu ve büyük keyif aldım.
Kitabın önsözü ise kurgu
edebiyatın sevilen isimlerinden Doğu Yücel’e ait. Kabul ediyorum önsözler kimi
zaman sıkıcı olabiliyor ancak o kitaptan alacağınız keyfi alabileceğiniz bir
önsöz kaleme almış.
Kitabın içeriğine dair diyecek
tek söz bulamazken, benim çok önem verdiğim konulardan biri olan kapak
tasarımında zayıf kaldığını söylemeden geçemeyeceğim. Bana göre kapakta Türk
kültüründeki vampir figürlerinden birine ya da birkaçına yer verilebilirdi.
Ayrıca kitabın yayıncısı olan Karakum Yayınevi’nin logosunun kapakta kapladığı
alan gereğinden büyük gibi geldi bana.
Okura bir öneri
Bu kitabı alırken Seçkin
Sarpkaya’nın “Türklerin Şeytani Masalları: Türk Masal ve Efsanelerinde Demonik
Varlıklar” kitabına da bir göz atmanızı öneririm. Sarpkaya’nın bu eseri de emin
olun oldukça ilginizi çekecektir.
Hakan Özbek
Bu yazı daha önceden Dada Kitap'ta yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder