1989 Bulgaristan Türklerinin Göç Hikâyeleri - Gülbeyaz Kurtuluş


“Ben göç esnasında oradaydım 6 yaşındaydım. Bir kaçışma ve uzun bir bekleyiş hatırlıyorum sınırda çok bekledik sanırım. (7 güne yakın bekledik) Sınırdayken yiyecek sıkıntısı çektik, rahmetli dedem Raim Kurtuluş’un bir yerlerden gidip ekmek bulup getirmesini unutamam. Türkiye’ye gelmek, yerleşmek zordu bizim için. İlk geldiğimizde ‘Ses yapmayın, gürültü yapmayın! Sizi geri gönderirler’ diye korkutuyorlardı bizi.  İlk geldiğimde çok yadırgadım. Mahalledeki arkadaşlarımdan ayrılmak çok zor geldi. Çok da olayların farkında değildim. Tabi ki özlediğimiz şeyler vardı. En çok orada bıraktığım biz giderken gözünden yaşlar akan köpeğim Şarik’i unutamam. Orada yaşanan olayları ben çok hatırlamıyorum. Dedem ve amcam isim değişikliklerini anlattıklarında üzülüyorduk. Büyüklerimizin yaşadığı o büyük haksızlığı, hakareti, hapis yatanları ve ölenleri duyduğumuzda üzülüyorduk. Ben de az buçuk hatırlıyorum mahallede gece sokağa çıkma yasakları vardı, polisleri, asker tanklarını, baskılar hafızamdan silinmeyen şeyler.”

Kitabımızı incelemek ve temin etmek için:

Gölgesi Beyaz - Ercan Kaygas


Küçük kedi ayakları ya da küçük kedilerin ayakları geçiyor üzerimden. Üzerime basıp basıp geçiyorlar. Yumuşacık bir his yayılıyor bedenime. Elimi uzatıp sevesim geliyor onların tüylü sırtlarını, omuzlarını, küçük ayaklarını. Bu narin varlıkları sevmeye yeltenen eller, güzel eller olmalı diyorum kendime. Senin ellerin de güzel. Hem ne de güzel seversin sen. Fakat uzanamıyorum. Ellerimi bulamıyorum hiçbir yerde. Kulağımda arabamın tekerinin gıcırtıları yok. Nerede arabam. Onun soğuk demirini avuçlarımda duyumsamayınca kaybolmuş hissediyorum kendimi. Bir lavanta kokusu duyuyorum. Uzak bir koku bu, hafif hafif yayılıyor burnuma. Lavanta. Hafif bir müzik sesi sonra, alıyor, gezdiriyor beni bilmediğim bir sokakta. Beyaz bir gölgeyi takip ediyorum, bembeyaz bir gölgeyi. (Gölgenin beyazı da mı olurmuş. Aman Yarabbi!)

Kitabımızı incelemek ve temin etmek için:

Din ve Terör - Dr. Muhammed Naim Naimi

Günümüzde terörün sıcak bir şekilde cereyan ettiği coğrafyalar genel anlamda, İslam’ın hâkim olduğu Ortadoğu ve Orta-Güney Asya bölgeleri olarak ön plana çıkmaktadır. Ağırlıklı olarak bu bölgelerde varlığını sürdüren terör örgütleri, destekçileri olan emperyalist güçlerin belirlediği amaçlar uğruna İslam dinini istismar etmeye devam etmektedirler. Bunun sonucunda özellikle Batı kamuoyunda, İslam ile terörün yan yana kullanılması, bilinçli, planlı ve programlı olarak idame ettirilmeye başlamıştır.  Hâlbuki İslam dini başta olmak üzere hiçbir ilahi dinin, terör dâhil her türlü haksızlık, zulüm, baskı, şiddet vb. durumlara izin vermediği aşikârdır. Dolayıyla Taliban Hareketi ve benzeri dini motifli terör örgütlerinin, yaptıkları ve izledikleri terör menşeli politikayla İslam’a zarar verdikleri görülmektedir. Taliban gibi dini, kendine özgü bir anlayışla kitlelere dikte eden illegal örgütlenmelerin, din ve dini değerlerle uzaktan yakından alakaları olmadığı gibi din adına yürüttükleri eylemleri ve söylemleri de hamilerinin menfaatleri ve direktifleri ile sürdürülmektedir.