Romanımızın kahramanı Veysel her şeyden maraz çıkaran bir tip
değil. Aksine yoğun düşünen, duygulu bir karakter. Duygularını dizginlemek için
bazen “kendileriyle savaşanlar” arasına katılıyor, bazen de “dost elinden gel
olmazsa varılmaz” diyor. İlk paradoksunu da her çocuklukta olduğu gibi
babasıyla yaşıyor. Alışkanlıklarını seven, daima aynı insanlarla ve aynı
mekânlarda vakit geçirmekten sıkılmayan, gizli bir entelektüel aslında Veysel.
Bunun için de “bıraktığınız yerde bulabilirsiniz beni” diyor. Alıştı mı bir
şeye, onu seviyor, bağlanıyor ve memnun kalıyor. Pek şikâyet etmiyor bu
sevgiden. İlle de açıklama yapmasına gerek varsa bunu bir ‘şükretme tarzı’
olarak görüyor. Sonra da patlatıyor bombayı: “Şeylerin açık seçikliğine
inanıyorum ben. Bulanık zihinler var sadece.”
Teşbihte hata olmaz
Veysel’e göre can sıkıntısıyla beklemek arasında ince bir
çizgi var. Beklemek belki bir bela. Ancak ihtiyaç duyulabilen bir bela. Çünkü
insan bekleyince düşünüyor, yorumluyor, ümit ediyor, hayal kuruyor ve elbette
âşık oluyor. Veysel de âşkı buluyor. Potansiyel bir suçlu gibi buluyor,
memleketin en meşgul cinayet bürosu gibi yaşıyor bu aşkı. Sanki aşk onun şeyhi
oluyor. Dervişliğinde hızlı bir yükseliş -seyr’usülûk- yaşıyor. Sensizlik
Bilimi’nde profesör oluyor: “Teşbihte hata olmaz, mistiklerin sözünü ettiği
aşkı düşün mesela. Bu adamlar Tanrıyı görüp mü âşık oldular, âşık olup mu
Tanrıyı gördüler? Âşık Veysel ne gördü? Onu görünce âşık olmadım, âşık olunca
onu gördüm ben.”
Tek kelimeyle harikulade
Gönüldü, fermandı, dağlardı derken Veysel bir taraftan aşk
yangınını insanî bir çizgide korumaya çalışıyor diğer yandan toplumsal
kaygılarını bağırıyor. Avaz avaz değil, sessiz ve derinden. Kendisini öyle
güzel tarif ediyor ki delirmekle delirmemek arasında kalan birçok okuyucunun
burada “aynı ben” diyeceğine eminim: “Çok güzel şarkılar dinledim
“gâvurlardan”, dehşet filmler yapmış adamlar, tek kelimeyle harikulade romanlar
yazmışlar. Aman Allahım! Ya o felsefe kitaplarına ne demeli? Yine de
alaturka... Kürkçü dükkânım. Hiçbiri Karacaoğlan’a, Şevki Bey’e yetişemiyor.
Ben her seferinde huzuru ‘Üç Arkadaş’ filminde, Nasrettin Hoca fıkrasında, bir
Bektaşi nefesinde bulabiliyorum.”
“Sevmeyi bilmek şiirdir doktor”
Türküler tutmasa dünyayla acayip kavgalar edecek. “Annemin
sesi müsaade etmedi buna. Her seferinde onun sesini duydum” diyor Veysel.
Dünyayı durdurmak için kafidir o ses çünkü. Newton’un kafasına düşen elma ayrı,
Amasya denmesi ayrı ağlatıyor onu. “Yetiş ya Novalis!” dercesine romantizmin
karşısına yas sürecini koyuyor. Neticede o sürecin sonunda kapı yine geleneğe
çıkıyor: “Tedbirini terk eyle, takdir Hüdâ’nındır!”. Veysel âşık tabi: “Selma
yok! O elmalar köşedeki manavındır.” Psikiyatristlere “sevmeyi bilmek şiirdir
doktor” diyebilecek kadar koca yürekli ve koca paradokslu olan Veysel; yangın,
kor, kül ve ateş arasında meçhule giden bir gemi gibi aşk seferinde yol alıyor.
Kahramanlık değil onun istediği, meçhul kahraman olmak. Hatta zamanla kahraman
sıfatını da atarak sadece meçhul olmak. Çünkü “Aşk, daima çölde olmaktır. Çölde
yol almak, çölde kaybolmak...”
Bir dikili ağacı var mı
Hasan Yurtoğlu’nun Karakum Yayınevi imzalı bu nefis romanı,
Bizim Travma Lokantası’nda sona eriyor. Gurur duyulacak bir paradoks ortaya
seriyor Veysel. Oğlunun “babamın paradoksu” diye gururlanacağı, arkadaşlarının
“Veysi Paradoksu” diye anacakları, Selma’nın “sevgilimin paradoksu” diye eşe
dosta hava atacağı bir paradoks. Veysel’in annesi de “oğlumun paradoksu var”
diyecek, bir dikili ağacı var mı diye soran komşu kadına. Komşu kadın da
kendince yorumlayacak bu durumu tabi, “bizim oğlan da kooperatife yazılmış”
diyecek...
Yağız Gönüler
*Bu yazı daha öncesinde Milli Gazete'de yayımlanmıştır.
Bu yazı weysel paradoksu hakkında yazılmış ilk yazı olma özelliği taşıyor.Öyle sanıyorum ki kitabı okuyan pek çok kişi onu Yağız Gõnüler'in tavsiyesi üzerine okuyup başkalarına da tavsiye ettiler.Bu kitap benim ilk kitabım olduğu gibi karakum'un da yayımlanan ilk kitabıydı.Bu sebebten Yağız Gõnüler'in değerlendirmesinin çok ama çok katkısı olmuştur.Bu vesileyle Yağız Kardeşime şükranlarımı iletiyor, 'sana gönül borcum var ödemek kolay değil' demek istiyorum.
YanıtlaSil